Pazartesi, Ocak 25, 2010

UÇAN İNEKLER, SÜTÜ SEVEN İNSANLAR VE CANDAN ERÇETİN ÜZERİNE BİR ZIRVALAMA

Birazdan zırvalayacaklarım mesleki bilgi ve tecrübeye dayanmaktadır. Bilenler bilir, bilmeyenlere de aktarmakta fayda var. Reklam, pazarlama ve halkla ilişkiler üzerine uzmanlaşmış bir toplu iğne var karşınızda. Her nevi kitle iletişimi itinayla çözülür gerektiğinde... reklamlardan da bu aralar candan erçetinin -sanırım ekonomik krizden etkilenerek evet dediği ve -sesiyle inekleri uçurduğu sütü seven insanlar temalı reklama gıcık olduğumu cümle aleme belirtmek isteğiyle yanıp yanıp tutuştum...

Çok akademik, felsefi dilde konuşma yapmak istemiyorum, okulda, konferanslarda, makale ve kitaplarda yapıyorum o laf salatalarını. Ancak o güzelim "sitü save, kombiyen jetem möö"  diye başlayan şarkıyı "sütü seven insalar için" haline getirip bir de üstüne inekleri uçurmak, uçarken de çimlere bıraktıkları tezek mukabilinde evlerin üstüne peynir bırakmaları acaip içimi burdu... Bir de bunun üstüne Candan erçetinle jingle oluşturma fikri, sanıım türk reklamcılığının daniskası ödülü almaya aday.

Tabi şarkının türkçeye uyarlanma fikri de arak. O da ayrı bir önem konusu. Hatırlarsanız birkaç yıl önce youtube'da 3 tane zıpır üniversite öğrencisi fransız şarkılara usturuplu türkçe küfüleri de içine uyarladıkları fırlama ötesi şarkılar hazırlamışlardı. Sütü seven insanlar için şarkısının da orjinali (!); "sütü seven kamyon şöförü" idi. Şarkının en anlaşılır, en vurucu yerini almışlar, üstüne de inekleri uçurmuşlar, candan chanson söyler gibi söylemiş, ki ona her şarkı yakışır ama.. Ne bileyim işte, sütaş inekleri ve candan olmamış. Sanırım Kaptan Feza denen çakma Leon filmine çok para yatırdı, zararını inek chanson'uyla çıkarmayı garantilemiş.

Ne diyelim, popstar jürisi armağan veya simon edasıyla... "Olmamış"...

Cuma, Ocak 22, 2010

Çevreci İnsan Nasıl Olur?

Naylon poşet fena bişi diyorlar. E haklılar aslında ama evde çöp torbası olarak çok işime yarıyorlar. Gerçi bugünlerde kriz diye midir yoksa milleti kerizleme niyetine midir bilinmez, market alışverişlerinde verdikleri torbaları iyice incelttiler. İncele incele kevgire döndü hepsi. Evde bir adet çöp torbası yapmak için yaklaşık 5 adet market poşetini iç içe geçiriyorum ki akmasın, akıtmasın.

Kipa var benim yanlız ve de güzel şehrim İzmir'de :))) (Nasıl da alıntı yapar mışım Nuri Bilge Ceylan'dan) Bu kipalardan izmirde adım başı var. Yakında benim evin içine de açarlar diye düşünüyorum. Bir giriyorsun markete, kasada 200 TL en az bayılıp çıkıyorsun. Fakat bir poşetleri var ki! Nanay!!! Hele içine köşeleri sivri olan bir şey koymaya gör, misal süt kutusu. Yandın. Daha alışveriş arabasından arabanın bagajına koymadan derin yarıklar oluşuyor poşette.

Geçen gün baktım kasanın olduğu yere poster asmışlar. Çevreciysen ahan da bunu al diye. Baktım çuvaldan poşet yapmışlar, tam evladiyelik! Kasadaki ebleh bakışlı part time üniversite öğrencisi kasiyer kız, siz çevreci misiniz dedi. Nası yani diye bir bakışım var ki sormayın gitsin. Sanırım aldığım malzemelerden benim çevreyi fevkalade pisletecek bir tip olduğumu sandı ki, aldığım bebek bezleri ve ıslak havlu mendil bolluğunun benimle hiçbir alakası yok. Hepsi Ela'nın... "Vallahi gemi tepelerinden denize doğru, elimde kahrolsun petrol tankerleri diye salınma huyum yok ama en azından çöpümü yere atmam" dedim...

Anlamadı alık tabi ki... Otomatik bir şekilde, "eğer çevreci bir insansanız bu çevreci çuval poşeti size vericem de" dedi. "Eh ver bari" dedim. "Yanlız o poşetin tanesi 4 TL, nakit alayım çünkü kredi kartı işleminizi bitirdim" dedi...

"neee" dedim, "hem çevreci olucam hem de üstüne teşekkür veya teşvik beklerken bir de üstüne ceza gibi para mı vericem" dedim.

Yine anlamadı kız. "Kusura bakmayın, çevreci iseniz, ücretli" dedi.

Neyse ey ahali.. Ben sanırım çevreci değilim. Çöp poşetine devam...

Perşembe, Ocak 14, 2010

Feysbukum

Şimdi her türk evladının bir feysbuku olduğu gibi, benim de var. Kusur kalmadım olaydan tabi ki... Ancak orada hayvan kadar kızlık soyadım artı evlilik soyadım beraber takılıp dururlarken, profil resmimde kucağımda biricik çokomel'im eloşum dururken; NEDEN BİR SÜRÜ OĞLAN beni ekler dururlar?

Ben bunu anlayabilmiş değilim.. Evli barklı kadınım, çoluk çocuğa karışmışım, habire hotmailime bilgi notu düşüyor, Cenk seni arkadaşı olarak ekledi, Mert seni ekledi, Ulaş seni ekledi. En son Hidayet adında biri ekledi.
Bu salakların herbirinin sayfasına girip bakıyorum acaba anaokul arkadaşım mı yoksa ebem anamı doğurturken yan ameliyat odasında bunun anası bunu mu doğurdu da ordan arkadaş oluyoruz diye.

Yemin ederim size bu oğlancıkların yaşı en fazla 20 falan eder. İçlerinden bir salak bi de çok komik; binmiş motorsiklet üstüne, gözünde güneş gözlükleri, kot pantalon, ayağında asker postalı, üstünde dar bir beyaz atlet!!! Daha tüyü bitmemiş, bir de elinde sigara sallandırmış!!! Allahım çok komiksin ve çok iğrençsin... Beni ne düşünerek ekledin? gerçekten bunu acaip bilmek istiyorum. Cevap da yazamıyorum bu ergenlere..  Korkuyorum çünkü bir de musallat olurlar başıma diye... Bir şey değil, kocam da feysbukta ve benim profilimde de ...şu kişiyle evli" diye de linki var.

Yani kısacası 36 yaşına gelmiş biri olarak feysbukumda neden ergenler üşüştü birden bana???? Bu kadar mı güzelim allahım??? :)))))))

Çarşamba, Ocak 06, 2010

Enteresan Zırvalar

  • KCK Operasyonu diyorlar ya habire.. İşte diyorum bu KCK'nın açılımı KANCIK mı? Vallahi cuk da oturdu.
  • Dün akşam kocayla yıllardır ilk kez Avatar'a gittik. Avatar filmi bana nedense Şirinler'i hatırlattı.
  • Halen seçimlerde oy kullanma tercihleriyle, çok balık yiyenlerin beyinlerindeki fosfor oranı arasında bir korelasyon olduğunu düşünüyorum.
  • Aslıcım Cinim yazmış commente, eksik yazmışsın, ela ile yurtdışına ders vermeye gittiğini de yazsana demiş...
  • Geçen aylarda anacığımı ve kuzucuğumu alıp Hollanda'ya gittim ben. Bir Hollanda üniversitesinde misafir sanatçı şeklinde ders verdim, sonra da muhteşem üçlü şeklinde gezdik. Benim küçük kuzu kulağım hiç yaramazlık yapmadı, çok sabırlı davrandı, annesini hiç üzmedi.. Girl Power, 3 kuşak! İşte eloş ve ben...
  • Avatara gittik dedim ya, alın size bir itiraf... hamileyken de gidememiştim, doğumdan sonra da fırsat olmadı. ben 2 yıldır ilk kez sinemaya gitmişim.
  • Taşınıyoruz. Kendi evimizden çıkıp kiraya geçiyoruz. Hergün eloşu sıcak evden soğuk sokağa çıkar, arabaya bindir, anneanneye götür, akşam iş çıkışı eve gideceğine annene git, elayı al, tekrar eve gel derken; canımız çıktı...
  • 1 ay içinde anamın 2 alt katına taşınıyorum. şanslı mıyım neyim? :))
  • Haa bu arada da, en güvenilir organımızı nasıl da madara ettiler, adamların deği rap rap yapacak hali, mazallah izinsiz helaya gidecek durumları kalmadı. Annadınız siz onu. Valla fazla konuşturmayın beni, alırlar beni de bir izmir 35 dalgasıyla içeri.. görürsünüz sonra toplu iğneyi siyah bant gözlerinde...
  • Eyvallah,

Perşembe, Aralık 17, 2009

Anne olmayı Öğreniyorum...

Biliyorum, acaip cinslik yapıp biricik canım blogumu üfürükten bir feysbuka, sonracııma canım biricik enerji topum, hayatımın göbek deliği, minnacık şekerparem "ela"cığıma sattım..
evettt
sattım.. ama niye sattın diye bir sorun bakalımmmm (banker bilo filminin en sevdiğim repliğidir).

sattım, çünkü anne oldum, sıfır tecrübeyle bir enerji topuyla nasıl uğraşılır, aynı anda süt izni bitip işe nasıl başlanır, doğum izni sebebiyle biriken işler, hain çalışma arkadaşları tarafından nasıl başa kakılır, sonraaaa.. durun kaçmayın, daha bitmedi!.. 3 adet kalleş bakıcı tarafından nasıl bir anda ortada bırakılır, anaya muhtaç olunur, anadan fırça yenir, ebleh ötesi yeni bakıcı adaylarıyla nasıl sinir bozucu iş görüşmeleri yapılır..

durun durun daha bitmedi, bu araya 2 adet kitap bölümü nasıl sıkıştırılır, bi de utanmadan poh varmış gibi bi başına kitap yazmaya başlanır.... dikkat ederseniz halen daha koca nasıl idare edilir ve eş-dost akraba gönlü nasıl alınır, eloşla yumurta toplamaya nasıl gidilir, sonra eloş nasıl oldu da bir yaşına girdi muhabbetleri var ki, onu da kısaca geçelim..

işte ey blog ve blogger severler..... bi sürü hayata dair işlerle boğuştum, anne olmayı öğrendim, dünyadan ve yurttan seslere kulak kapamadım, bir sonraki postumda şiddetli iğnelerimi sallayacağım hiç merak etmeyin.
neyse, hoşbuldum, bloğumu çok özlemişim yahu... ohhhh, bi rahatladım şimdi... hadi beklerim her zaman