Salı, Temmuz 22, 2008

Ruj ve Kutsal Damacana

Tek istediğim pembe renkli bir ruj almaktı. Birgün bir baktım elimdeki tüm rujlar; tüp şeklinde şeffaf, parıltılı... Diğer tüm normal rujlarımın yerini bu yeni moda tüpler almış. Basbaya ruj istiyorum kendime. Eski usulden. Tüptekiler bu yaz sıcağında yayılıp, ağız dışımda her yere bulaşıyor, hele hele rüzgarda saçım dudaklarıma değdiyse, vay anam vayy.. yüzümde rüzgarın yönüne doğru oluşan tuhaf simli yağlı ruj döküntüleri. İşte bu ihtiyaçtan yola çıkarak kendime artık biraz da normal rujlar almalıyım diye bir karara vardım.

Fakat heyhattttt; çok önemli bir şeyi unuttum: Ki ben parfümerilerde çalışan ebleh kızlardan nefret ederim. Parfümeriye adım attığınız andan itibaren içlerinden en gıcık olanı, sizi çantada keklik vaadiyle cangıldaki en vahşi hayvan nidasıyla avlamaya and içer. Atlar doğrudan üstünüze. Merhaba...size de. Ne bakmıştınız? Şeyy ben rujlara bakıyorum. Buyrun size göstereyim. ..

Yaa bırak beni be kadın. Bana ruj göstermene gerek yok; neye benzediğini çok iyi biliyorum, ben sadece hepsine bakıp beğendiğimi alıp si..r olup gitmek istiyorum. Tabi bunu diyemiyorsunuz kadının suratına. Hasbinallah diyip gidiyorsunuz arkasından. Zınk diye abuk bir markanın önünde durduruyor (muhtemelen o markanın ürünlerini satmaktan sorumlu); ne renk bakmıştınız? Ben pembe bakıyorum fakat ben x markayı tercih ederim, bu ismi ilk kez duyuyorum. Çok kalitelidir bu, verin elinizi süreyim, renk nasıl? Hanfendi bu pembe mi? basbaya koyu kahve... Ama size çok yakıştı, bunu da alın. hem 2 ruj alana, aseton veriyoruz. Ben aseton istemiyorum. Başka standlara bakıcam, size teşekkürler.. Durun ben size diğerlerini de göstereyim. Ayşe hanım, y standına geçiyorum ben.. (allah allah sülük gibi bırakmıyor peşimi.. sabır iğne, sabııırrrr). Bu markada da 3 rimel alana orkid veriyoruz. Bakın ben sadece pembe bir ruj bakıcam, beğendiğimi alıp gidicem; şampuan ne kullanıyorsunuz? Elidorda kampanya var, şampuanla 2 saç bakım kremi alana 1 adet pazen don veriyoruz, hanfendi bakın, siz isterseniz başkalarıyla ilgilenin, ben kendi kendime ruj bakıcam burda... (hala sabır küpüyüm maşallah; kime şikayet etsem ki; hepsi aynı halt bu parfümeri sektöründekilerin)... Kızı başımdan savmak için rengarenk boyadığı elimin üstünü temizlemek amacıyla pamuk ve temizleyici istedim. Kız gidince de gözüme kestirdiğim bir başka ruj standına kaçarcasına uzaklaştım. Filhakika sırtlan geri döndü. elind ekupkuru bir pamuk bana uzattı. Bu ne? Elinizi silmeniz için? Yok mu ıslak bir madde de elimi sileyim? Bu kuru pamukla elden bu kopkoyu rujları nasıl sileceğim? Şey temizleyicimiz bitti. (Allah kahretsin seni de, seni işe alanı da, sizin gibi işletmeyi de...) Kaçarcasına uzaklaşıyorum ordan... Çantamda bulduğum kolonyalı mendille elimdeki izleri çıkartmaya çalışıyorum.

Yemin ederim, 3 denememde de benzer sorunla karşılaştım. En kalitelisinden en dandiğine kadar değişen bir şey yok. Hepsinde sırtlan tezgahtarlar, aslında hiçbirinin senin ne istediğin umurunda değil. Hepsinin tek arzusu temsil ettiği markaları satıp cüzdanlarını doldurmak...

O yüzden hala kendime bir pembe ruj alamadım; sanırım en güzeli denemeden strawberry'den almak... Zaten nerdeyse her tür parfümeri ve kozmetik ihtiyacımı ordan alıyorum. Rujları da karavana ordan alıcam artık ne yapayım? Hadi burdaki bir parfümeriye gidip ruj beğenip strawberry'den sipariş vereyim diyorum ama sırtlanlar deneme yapmama bile izin vermiyorlar. Offff.. . Sonuç: Hala pembe rujum yok...

Ve kutsal damacana olayı.. Hayır bahsedeceğim o salak film ile ilgili değil. Sorun şu ki ben haliyle şişko bir insan oldum. Ayaklar şişti, göbek şişti; tombili oldum yani. Her na kadar hamile diyeti yapıp dikkat ediyorsam da; gittikçe dev anası oluyorum. Ve hain kocam bana bu ismi taktı: "Kutsal Damacana"... Şimdi bu kocaya nasıl bir iade-i ziyaret yapılır söyleyin bana?

Çarşamba, Temmuz 02, 2008

46 XX

Berbat bir 8 gün geçirdim. Telefonum çaldı, doktorum İğnecim, 3lü testinde bir yüksek risk faktörü gördüm hemen amniyosentez yaptırmamız lazım dedi.
ŞOKK - Höyküre höyküre ağlamak - Eli ayağına dolaşmak - Ürpermek - Hızlı kalp çarpıntısı - Yine ve de hep ağlamak - Dualar etmek ve ertesi sabah gönüllü olarak koşa koşa amniyosenteze gitmek.

Geçen hafta bugün bunları yaşadım, sonra da raporlu bir şekilde anacığımın şefkatli kollarında düşük riski var diye mabadımı dinlendirmek, az hareket ve endişeli bekleyiş. Doktorlar eminiz yok birşey ama emniyet için yapılması uygun olur dediler.

Güzelim ülkemde bu işlemi sskda ya da devlet hastenelerinde yaptırısan nerden baksan 2 ay sonraya sıra veriyorlarmış filhakika bu işlem sadece 16-18. haftalar arası yapılması gerekiyor. Bu nasıl bir gerizekalılıktır anlayabilmiş değilim (hoş nelerini anlayabiliyorum ki ben bunların? anlayan varsa beri gelsin). Ee peki ssk ödüyor mu diye sorun lütfen bana? Utanmayın sorun sorun.. Nayırrrrr - Naslaaaaa- Eh çok da umurumdu gerçi? Ama ya kıt kanaat geçinen insanlar ne olacak? 3 çocuk yap diyeceğine, normal - sağlıklı çocuk yap desene.... Böyle eşeği saldım çayıra dersen, herkes 10 tane yapar kanımca. Neyse bi de dediler ki eğer Türkiye'de yaptırırsanız devlet hastanesinde, hadi torpille size hafta içi randevu verdiler, 3 hafta sonra belli oluyor dediler. Çüşşşş - hösssst. Çocuk doğacak nerdeyse, ya kötü bir şey olursa? O tarihte aldırmak için çok geç kalınmaz mı? Başka alternatifimiz nedir? Londra'ya gönderirsek 3 günde gelecek sonuçlar? Hem de kültür testleri bile 3 günde bitmiş oluyor. Ok hemen öyle yapalım. İstemem Ankara'ya göndermeyin. 3 hafta bu yürek heyecanı ile bekleyemem ben.

Sırf meraktan soruyorum, bu testi ülkemde 3 hafta beklemeyi göze alıp yaptırmış olsaydım kaç para verecektik? 750 YTL. Peki biz şimdi İngiltere'ye gönderince ne kadar ödeyeceğiz? 1050 YTL.. Ne fark sadece 300 YTL mi? Evet RTE çok haklıymış, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerimizde çağ atlamışız resmen (!)


Güzel haberimiz ve raporumuz 46 XX olarak geldi. 46 XX'in ne olduğunu; bilenler bilmeyenlere anlatıversin lütfen. Ben raporlu hala evde yatıyorum gerçi ama olsun, minik kuşum sağlıklı ya, Allah'a binlerce şükür. Ben yatmaya razıyım.

Hoşgeldin çıtırım :))) (ağzım kulaklarımda)