Çarşamba, Mayıs 23, 2007

Kim demiş askerlik yan gelip yatma yeri değil diye? Yan gelip yatanlar taa yanıbaşımızda!!!!


İSTANBUL Milliyet
Erdoğan'ın oğlu kanser değil
Başbakan'ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan'a 'askerliğe elverişsiz raporu' veren emekli Tuğamiral, Erdoğan'ın 'testis kanseri' olduğu iddialarını yalanladı...


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın "testis kanseri olduğu ve rapor alarak askere gitmediği" yönündeki iddialara, raporu veren Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nin eski baştabibi emekli Tuğamiral Arif Vehbi Alpman cevap verdi. Alpman, "Askerliğe elverişsizdir' raporu aldı, ama konulan teşhisin kanserle alakası yok" dedi.Aydınlık dergisindeki haberde Başbakan Erdoğan'ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden "testis kanseri" teşhisiyle rapor aldığı ve askere gitmediği öne sürüldü. Erdoğan'ın belirtilen tarihlerde "Askerliğe elverişli değildir" kararı aldığını doğrulayan Alpman, "Ama söz konusu derginin yazdığı gibi o tanıyla değil. Tanının ne olduğunu etik davranmak adına, hasta haklarına gösterdiğim saygı gereği söyleyemem. Testis kanseri teşhisi ve yorumu yanlış. Böyle bir teşhis yok" diye konuştu.Erdoğan ile ilgili yapılan işlemlerde en ufak bir hata ve yanlışlık bulunmadığını anlatan Alpman, "Tüm değerlendirmeler bilimsel olarak titizlikle yapıldı. Verilen karar kesinlikle doğru ve yasaldır. Konulan teşhisin kanserle alakası yok. Tanı konusunda hiçbir şey söylemek durumunda değilim, raporun hangi branşta verildiği konusunda da bir şey söylemeyeceğim" dedi. İddianın nasıl ortaya çıktığı konusunda bir bilgisinin olmadığını anlatan Alpman, Erdoğan'ın raporunu yazan doktor arkadaşına da güveninin tam olduğunu ve tüm işlemlerin yasaların emrettiği şekilde yapıldığını kaydetti.
SÖZÜN ÖZÜ: ŞEHİT AİLELERİNE ASKERLİK YAN GELİP YATMA DİYEBİLMEK İÇİN, ALNI AÇIK GÖĞSÜ AK BİR ŞEKİLDE KENDİ EVLADINI DA ASKERE GÖNDERMEK GEREKMEZ MİYDİ? TANSU'NUN OĞLU İSTANBUL'DA ASKERLİK YAPTI DİYE FIRTINALAR KOPARMIŞTI.. HİÇ DEĞİLSE O YAPMIŞ YA, KEŞKE ORDUEVİNDE PİYANİST ŞANTÖR OLSAYDI AMA GENE DE ASSKERLİĞİNİ YAPSAYDI...
ŞİMDİ SÖYLEYİN BANA? ASIL KİM YAN GELİP YATAN?

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Bunu da Gördüm ya, artık ölsem de gam yemem. Tabi ben bunu yer miyim? YEMEEMMMM

Evet yemedim, içmedim attım protestomu. Bakın 3. Ulusal Kadın Barış Konferansına ülkemizi temsilen kim katılıyor? Gördüm şok oldum. Millet protestoya başlamış bana gelen elektronik postanın yalancısıyım. Tıkladım adresi, gördüm o çirkin kalpli ve çirkin yüzlü kadını. Dallas'ta yapılacak olan konferansa biz Türk kadınlarını temsil edecek olan bu pervasız kadını protesto etmek için buraya tıklayın ve protestonuzu lütfen girin.

Yahu ben hala anlayamıyorum, kockoca T.C.'de yok mu biz Türk kadınlarını temsil edecek olan başka bir kadın? Türkiye'de kalmadı da Amerikan vatandaşı olup da milletvekili olmaya çalışan o yüzsüz kadın mı kaldı bir tek?

Nerde bilimkadınları, nerde işkadınları, nerde kadın sanatçılar, nerde kadın gazeteciler, nerde önemli kadınlar, ha nerdeeesiniz nerdeeee?

Peki ben neler mi dedim? Aşağıda okursunuz. Peki anlarlar mı? O nu da hiç bilmiyorum, ben duyarlı bir vatandaş olarak görevimi yaptım, bir denizyıldızını da siz kavuşturuverin okyanusa.

Bakın bu da benim konferans düzenleyenlere gönderdiğim tepki yazım: Dileyenler copy paste yapıp bu metni kullanabilirler. Benden size süresiz telif izni.

"Merve Kavakci is far from representing Turkish women and she is not portraying the true picture of our country. You demonstrate her photograph in your web page written below "representing Turkey". Although she has not the citizen of my country and has been living in USA for long years, how could you invite her to represent Turkey in 3rd International Women's Peace Conference?

There are millions of women in Turkey have much more ability, knowledge and background than Ms. Merve Kabakci. Kindly please invite another Turkish woman who portrays the true picture of our country.

Yours sincerely"

Cuma, Mayıs 11, 2007

Zeytinyağlı sarmanın keman yayıma olan sulu etkisi

Başımı kaldırdım ofiste önüme dikilip bana bakan, annemlerin kapıcısıyla karşılaştım. Abla merhaba dedi bana utangaç ve gülen gözlerle, sıkıştırdı elime torbayı ve kaçar adımlarla uzaklaşmaya başladı.

Erdeeemm, dur bi dedim, telefondaki sese ben sizi birazdan arıycam şimdi kapatmam gerekiyor dedim. Erdem beni bekliyordu. Erdem sen benim ofisin yerini nerden biliyorsun, ben bir şey mi unuttum da annem bu paketi yolladı dedim.

Güldü erdem, valla bilmiyom anneniz göndertti bunu acilmiş dedi ve kaçarcasına uzaklaştı.

Açtım kağıt torbayı, içinden bir kapaklı kutuda zeytinyağlı yaprak sarması çıktı. Sabahtan konuşmuştuk annemle, ne yapıyorsun dediğimde yaprak sarıyorum, oo hem de fıstıklı, ay anne, ne de güzel yaparsın sen, üzüm de var mı demiştim. O sarmalar pişmiş, ılınmış, kutuya konmuş, kapıcı erdemle yollanmış. Akşam evinizde kocanla afiyetle yersiniz dedi. İçimdeki keman yayı gerildi gerildi ve tınnnn yaptı. O tınnn da gözümden yaşlar olarak akıverdi.

Canyoldaşım, sırdaşım, en iyi arkadaşım, biriciğim, canım cananım, güvendiğim dağlarım, kaybolmayan sakızım, çayımın şekeri, tahinimin pekmezi, çileğimin şantisi, bünyemin vitamini, ciğerimin köşesi; CANIM ANNEME…


Mesela 13 mayısta
Mesela senle elele kolkola
Hem anaya
Hem ataya saygıya
Mesela saat 10’da
Buluşalım kordonda?




Resim kaynak: sevgidenizi.com