Cuma, Eylül 01, 2006

Geçmişine ve Geleceğine Mektup

Bugün b.k var İzmir’de arkadaşlar. Yani bu şu demek oluyor:

Yani sabahın kör vaktinden başlayan hummalı bir “şehri nasıl daha beter bir hale sokabilirim çalışması” var
Yani şehrin en merkezi meydanını kapatıp 4 yol ağzını tek ağza indirip trafiği felç edelim çalışması var
Yani özellikle Cuma günü akşam iş çıkışında yukarda bahsi geçen meydanı protokol denen beleşçi lavuklara kapatmak anlamına geliyor.
Yani nerden mi çıkartıyorum?
Lozan meydanına komple kadife şönil sandalyeler yerleştirmişler; geç geçebilirsen…
Yani hem taşıtlara yol kapatmışlar hem trafiğin ağzına s.çmışlar hem yayalar geçmeleri için yer bile bırakmamış ve meydana sandalye ve kapalı tirübünlerle doldurmuşlar
Yani bir de bu açılışı Cuma akşamı saat 18.30 sularında yapacaklar.
Yani…
Yani, bugün fuar açılıyor! Heeeyeyyyy, yeppppüüüiiiiii, tray lay lay lommm, vataşiva kendiiiii;



Anacım b.k var diyorum ya anlayın işte sevincimin büyüklüğünü. Çok yer dolaştım; bir fuarın hem ticari fuar hem enternasyonal (intırneyşınıl) fuar hem bölgesel fuar (lokıl) hem eğlence fuarı (arkeyd) hem oto yan sanayi fuarı (otomekhanika) hem hayvanat bahçesi (zuuu) hem de şarkıcı-artiz bahçesi (tiyatır) olanını ben hayatımda bir tek güzel izmirimde gördüm.


Tamam eskiden de aynıydı bu fuar. Ama o zamanlar biz dünyaya gözlerimizi ve kapılarımızı bu kadar açmamıştık ki. Hey bakın 70 ‘li ve 80’li yılları yaşadım ben. O yıllarda fuar bizim için gerçek üstü bir heyecandı. O zamanlar tv yoktu, yabancı sinema yoktu; yerli sinemada da aydemir akbaşların civciv çıkacak’ı vardı, yani sanat alemi bir tüketici için tam bir kabustu. Bir tek fuarlar vardı. Erkekler için araba ve traktörlere, vinçlere bakmak büyük bir eğlenceydi. Kadınlar için ise gündüz matineleri vardı. Dolmalar sarılır, börekler kızartılır, kısırlar yapılır, çaylar termosa demlenir, çocuk uyursa diye yastık ve pike alınır yallah lunapark ya da göl gazinosuna gidilirdi. Sandalyeler üzerinde uyuklayan ebleh çocuğu annesi sahnedeki şarkıcının kucağına atıverir, şarkıcı kadın şaşkın bir surat ifadesiyle fotoşipşak’a poz verir ve ortaya kült bir hatıra çıkardı.

Akşama da kocalarla maaile gidilirdi fuara. Uçan balon diye az kazıklamamıştır baloncular çocukları! Bir de o zamanki balonlar pembe, yeşil ve sarı renkten oluşur, üzerlerinde renkli harelerden boyalar vardı, elinde 3 dakikadan fazla durursa ellerin rezil olurdu ve annenden de dayak yerdin. Uçar sandığın o balon sabahleyin salonun bir köşesinde sönmüş vaziyette öylece dururdu. Fuarda babana balon aldırdıktan sonra nedense memo dondurma alınır, piyalede bayıla bayıla çok matah bir şeymiş gibi spagetti yer, sonra da sagra mı sarelle mi neydi, onun standında şokella akan çeşmesinden parayla şokella alınırdı evlere. Daha çok parası olanlar piyalade makarna yerine; Golf gazinosunda ümit beseni, tam karşısındaki rakip kübanada ferdi özbeğeni dinlemeye giderlerdi. Ben bu kübana ismini de çok merak etmişimdir. Hani böyle havana ve küba isimlerinin kırması gibi. Tuhaf! Aklıma geliverdi işte. “Neden kübana?” diye bir soruyu sahibine sormak istedim bir anda! Ben de manyağım, farkındayım! Beyaz bir piyano, ferdi özbeğen çıkar, ipekli uzun bir gömlek İzmir ağustos sıcağında. Altında beyaz pantolon, içinden donu belli oluyordu ama Allahtan hep piyano taburesinde oturduğunu düşündüğü için donunun gözükmesine pek önem vermezdi; ama ya alkışlar Ferdi? Ya her alkışta sen ayağa kalkınca ben ne oluyordum biliyor musun? Benim en keyifli çocukluk anılarımdı onlar. Ferdinin desenli donları; içeri her giren müşterinin ferdi söylemeden ismini tahmin etmece oyunu bile oynardım ben. Yaaa, bu oyunu biliyor muydun sen ey okuyucu? Ferdi viskiden 1 yudum alır, dırını dırınııımmm (piyano efekti) içeri yeni giren ve masaya oturan çifte bakarak “ooooo, efendim; kimler gelmiş, haluk bey ve zarif eşleri Gülay hanım, efenim hoş geldiniz ve şeref verdinizzzz” . işte oyunun kuralı budur! Ferdi söylemeden sen bunu önceden tahmin edceksin. Mesela bazı adamlarda Hilmi tipi vardır bazılarında Abdullah! O adam asla ve asla cenk ya da berk isminde olamaz. Anlatabildim değil mi?

Bi de böyle yemekli olmayan lunapark gazinosu vardı. Golften ya ada kübanadan (küba+havana= seni araştırıcam kübana; sana taktım bir kere) çıkan ahali bir de buraya gider gecenin devamını izlerdi. Assolistler en son çıkar mantığından ferdiyi bitirenler, lunapark gazinosundaki assolistleri dinlemeye gelirlerdi. Üvertürler önceden çıkmış sahneyi assolistlere bırakmışlardı. Çocukluğumun en büyük beyin travmasını göl gazinosundaki kadınlar matinesinde Bülent ersoyu takım elbiseli, kısa saçlı ve makyajsız haliyle, bir erkek olarak izledikten 1 sene sonra lunapark gazinosunda uzun saçlı, makyajlı, hormonlu, gece elbiseli ve k.çına kadar yırtmaçlı izleyince geçirdim ben. Bir de küçük Emrahı assolist diye fuara çıkarmışlardı; o da bu bünyeye yaramamıştı açıkçası. Düşünsenize para verip göl gazinosundaki masaya kurulmuşsun. Elinde boynu bükülmüş yarı sönük 1 balon, yanında ailen, içkiler açılmış sen şişede sensun- cincibir marka gazoz içiyosundur; tabağında sert bir tavuk parçasını dişlerken karşında birden beyaz takım elbiseler içinde sülük kaşlı, kendi yaşıtın bir oğlan çocuğunu buluyorsun ve gözlerinin içine bakarak “boynuuuuğğ bükükkkleerrr” diye çığrım çığrım çığırıyor. Gözleri yaşlı, başı dumanlı bir oğlan çocuğu. Vah garibim diyorsun, o sert tavuk parçası kalıyor boğazında. E hani emel sayın vardı?erol evgin vardı? Yok bana ne ya, kandırdınız beni ben uyuycam işte; baba tut şu balonumu, anne kay sen de söyle, ben bu sandalyeye yatıcam, uyuycam işte!

Bir de Güngür bayrak olayı vardı arkadaşlar. Kadın izmir fuarına çıkmış ve infial yaratmıştı. Zavallım donsuz çıkmıştı ve dönemin belediye başkanı burhan özfatura tarafından yasaklanmış ve sahneden indirilmişti. Heyhaaat, sayın özfatura o günlerden bu günlere gelineceğini bilse dokunur muydu acaba Güngör ablamıza? Gazetelerde çarşaf çarşaf kadının sahnedeki görüntüleri vardı. Hayır ortada görünen bir şey de yoktu. Derin bir yırtmaç o kadar! Gazeteciler siyah bant atmışlardı resimde gözüken çatala. O kadar! Kadıncağız leydi olduğu günlerde özlem duymuş mudur acaba donsuz çıktığı o günlere diye hep merak etmiştim o zamanlar.

Yaaa işte bu bünye neler gördü 32 senelik hayatında? Bugüne gelinceye kadar bende oluşan psikolojik travmalar beni bir yerlere getirdiyse; bu fuar fenomeninin çok büyük etkisi olmuştur.

Şimdiyse fuar benim için büyük bir işkence haline dönüştü. Şehir büyüdü, araba sayısı şehir popülasyonuna ulaştı, fuarın yeri hala şehrin göbeğinde, ziyaretçiler azaldı, katılan firmalar arttı, hala yetkililer bunun farkında değil; fuar içindeki baloncuların yerini kapkaççılar aldı, fuara ticari amaçla değil, sıcak İzmir akşamlarında serinlemek ve çiğdem çitlemek için gelenler ve araba standlarında dolanan k.çı başı açık hostesleri rontlamak için gelen abazalarla doldu. Hayvanat bahçesinin ölümsüz tek 2 hayvanı fil bahadır ve ayı Pakize de olmasa fuarın hiçbir forsu kalmadı. Sanatçılar da gelmiyor artık, çeşmede bodrumda, otellerde ekstralara gitmek, paparazzi programlarına sahte aşklarıyla ilgili demeçler ve fotoğraflar vermek varken; kim ne yapsın İzmir fuarını? Değiş Türkiye; değiş İzmir; çağa ayak uydur; bak herkes kendi havasında kendi dünyasında artık; kimse fuarı eskisi kadar ciddiye almıyor; taşıyın şu fuarı artık izmirin gelişmekte olan bir bölgesine; yap oraya kongre konferans merkezleri; büyük büyük sergi alanları kur; simultane çeviri yapılabilecek merkezler aç; bahadırla pakizeye hakkettikleri modern bir hayvanat bahçesini hediye et; doğal ortamlarında yaşat onları; ama asla şehrin göbeğinde değil; adam gibi bir hayvanat bahçesi yap; onlara doğal ortamlar yarat; ağustos sıcağında hortumla soğuk duş yaptırtma onlara; onlara istedikleri zaman suya girebilecekleri suni göletler yarat; maymuna Cevdet, Şakir gibi isimler verip, dürüm döner yedirip onları maymun etme; onları ormanlık alana sal, bırak ağaçlarda yaşasınlar; 3 tane denizli horozunu kümesle çevreleyip tabelasına horoz diye yazma; horoza da ayıp; git daha farklı hayvanatları insanca sergilet İzmirli çocuklara; çocuklar tanısın bilsin hayvanları. Ama hayvanlara yakışır koşullarda yaşat onları; biz insanoğluna maskara etme gözünü seveyim…

Ve ne olur şu fuar belasını alsancakta yapma artık; git başka yer bul kendine; şehrin en işlek caddelerini trafiğe kapatıp oraya protokol adına sandalye yerleştirme; fuar açılacak diye alsancağın bütün kaldırım taşlarını tekrar tekrar değiştirme; merak etme kimse “bu taşlar neden 1 yıllık? Eski taş üzerinde yürümem ben” demez. Bak artık ne gelen şarkıcı var fuara, ne bir yabancı firma ne de ticari amaçlı ziyaretçi. Bir tek İzmir sıcağından bunalan kenar mahalleden gettodan gelen çekirdek çıtlatıp ortalığı çöpleriyle rezil eden bir güruh var fuarda, bir de hırsızlar…

Sen gene de bu söylediklerimi yabana atma e mi!

19 yorum:

Aslı Cin dedi ki...

Süpersin süpersin ve de süpersin !

Bunalgül arkadaşın Aslı

pınar dedi ki...

anılaaarrr, anılaaarrr, şimdi gözümde canlandılaaarrrr:)))

Kayhanoviç dedi ki...

mübarek ergenekon destanı gibi:)

kesin sen bu yazıyı yazarken elektirikler gitmiştir yarım kalmıstır:)

izmirin de istanbuldan pek bir farkı yokmuşş

Toplu İğne dedi ki...

bunalgülüm, sağol arkadaşım; bunalımlı anlarda 70li ve 80li yıllar birebir. tavsiye ederim :))

pınarcım ay evet bir de o dönemde fuarda coşkun sabah dye bir adam vardır. Udi diyorlardı ona. o da bu anılar anılaaar diye bağırırdı.:))

kayhancım valla haklısın, ne desen az ama napiyim benim çenem oldum olası düşüktür. daha azını çıkartamıyor bu bünye :)) elektrik kesilmedi bu sefer ama fuarın açılış içinki berbat halinin resmini çekmiştim koyamadım, bi tek sorunum o şimdilik!. bak gene 2 saat yorum yazdım; napiyim çenem böyle benim. affola artık :)

sumuklubocek dedi ki...

aaa bu izmir fuar enstanteneleri herkesde ayni yasanmis walla...

bgm dedi ki...

Bizde bir yaz Cesme de tatilde iken ugramıstık fuara. .Tek hatırladıgım karanlık bir parkalanı.. :)

Ananemle Dedem de bir aralar fuar zamanı izmir'e gider, akrabalarda kalırdı.. :)

kedi dedi ki...

Benim düşündüğüm yorumu Aslım yapmış:

Hakikaten de SÜPPER anlatmışsın lan toplumiinem.Biz de maaile İzmir'de oturan akrabalara kapağı atardık.
Bilsek geleceğin dünürleri orada onlara giderdik dimi ama dimi?

kedi dedi ki...

Abicim ben bide şu vört verifikeyşına sinir oluyorum yaaaa.

Ne bu lan?

"Ey salak okuyucu,yorumu yazdınnnn,bakalım o salak yorumunu göndermek için şoorda aşşaadaki harfleri de bilebilcen mi?Bilipde yazıpda gönderebilecen mi?"

Bu mudur yani?
Allahım ben bunu niye yazdım ki?
Şimdi yine vört verifikeyşın varrrr!!
Bu bir kabus olmalıı!!!

gazel vakti dedi ki...

Aplaaaaaa nolmuş sana böle dolmuşun iyicene sen.Eniştemmi kızdırdı seni ne bu şiddet bu celal.Hadi toplanın eylem yapıcas.Slog belirledim.Hep bareber İz-mir Fu-a-rı baş-ka yer-de ya-pıl-sın.

Not:Hakkat ya biyoya katılıyom vört verifikeyşın kaldırsan artıkın.

Deadora dedi ki...

yasadiklarini öyle güzel anlatmissin ki bir an icin bende senin yasadiklarini yasamak istedim.. (desenli dona ragmen) maalesef biz yeni yetmeler olarak o güzelliklere yetisemedik.. bizim de yasadiklarimiz oldu tabii ki bu nesle göre ama senin ki kadar güzel olmadigina eminim benim yasadiklarimin.. acikcasi kiskandim senin cocuklugunu..

acicikolata dedi ki...

krlvfg pardon word verification yanlis yere yazmisim. guzelim ya ben napayim, ben fuarin karsisinda oturuyorum. hani 26 agustos kapisinin hemen yaninda boylu boyunca uzanan taklit parfumcu, yine taklit kestane sekerci ve pismaniyeci, bebekligimden beri her sene fuarda hazir bulunan ve gercekten alan var midir bilmem cay bardaklarini ebruli ebruli boyayıcı, hint işi ruzgar çancı, okul cantaci iste bunlar var ya bunlarin tam da karsisinda oturuyorum. Arabamıza park yeri bulamadigimiza mi yanayim, bundan onceki yillarda fuar zamani evime gelen arkadaslarimin gecenin bi yarisi bizim evin onunden arabasinin cekilip ebesinin körüne kadar arabayı almaya gitmelerine mi yoksa verdikleri cezaya mı yanayım, aksamuzeri soyle bi cikip alsancakta yuruyus yapma hakkımın elimden alınmasina mi, yoksa geceleri uykumda habibi habibi dürülek dürülek düm trek sesleriyle kudurduguma mı yanayım. amma doluymusum be.

kedi dedi ki...

Haa bide şuna takıldım.Sen gibi zati terbiyesiz bi iine,niye boku b*k,sıçmayı s*çmak diye yazıyor kiiiiii!!!!

Yani boka yıldız koyunca bok,bok olmuyo muuuuu???
Yada yıldızlı sıçınca daa mı kibar oluyooo???

Anlamadım ki???
Şimdi ben yine vörd verifikeyşının aazına sıçcam yannızzz haaaa!!!!

Toplu İğne dedi ki...

sumuklubocek, sen de mi bir dönemin fuar şahitlerindensin? bir de şimdi gör ya da görme!!! elki böylesi daha iyi

BGM'cim aman bi de şimdi görün! ya da valla billa gömeyin; açılış günü nerden baksan 150 tane kapkaçcı yakaladılar, ben gördüm!

duygu'm, valla sakın gitme! az evveldediğim gibi kapkaç-terör-tecavüz mağduru olup çıkarsın anasını satiyim :))

lan panter emelim; kedim, pisi pisi'kopatım; senin vört verifikeyşınını yesinler; lan biz sana bi şey diyomuyduk len modereyşın koyduğunda haa? 10 kere yazıyoduk bi bakıyoduk anaa ekranda yok, internet sorunlu herhal diye tekrar aynı şeyleri yazıyorduk; sonra gene bi bakıyoduk gene yok yorumumuz, hadi gene baştan!! hedi uleeennnn! alış bu förd verifikeyşınına :))) ohhh içimin yağı eridi..aferim efrim bak alışmışsın ki birbirinden güsel yourmlar bırakmışsın canım benimmm, kızgın kedim..

cenebaz dedi ki...

En önden yer kapmak için sabahın 6'sında matinelere sürüklenmiş bir çocuk olarak , tüm anılarımı canlandırdın be T.İ. Boşver, gene de güzeldi o günler.

Toplu İğne dedi ki...

gazel vaktim çok doldum sorma, cuma günü fuar açılışı sebebiyle işe 2 saat geç gittim; akşam da arabam otoparkın önüne belediye yalakalrı fuar protokolü için sandalye döşeyip yolu tamamen kapadıkları için, arabam mahsur kaldı, evime başka vasıtaarla gittim.. arabam otoparkta 1 gece de kaldığı için haşırt the blackboard oldu. ben taksilere para bayıldım boşuna...sinirli miyim yooook canım :)

dea'm yok valla sen eminim benim zamanımda yaşamak isemezdin; kız tv tek kanaldı! o da sadece akşamdan akşama açılırdı, bi de siyah beyazdı :((

gayriyem seni çok ama çook iyi anlıyorum hele hele o park sorunu hakkında. fuar yüzünden anam ağlıyor parkyeri bulmak için, gürültüsü ve pisliği de cabası; kız sen taşın ya da balkona çıkıp fuarda gelen geçene patets soğan fırlat :)) ben çocukluğumda çok yapardım o işi ayıptır söylemesi :))

lan kedi ! :))))) madem ısrar ettin eh o zaman bana da senin ağzına s.çmak düşüyor; günah benden gitti. geliyom kız yanına; tutmayın beni.... tutun şu pis kediyi; atlayıp geliyom yanına :)))

halkla ilişkilerci dedi ki...

selam benim de bir bloğum var artık
ferahdash.blogspot.com

vintage biscuit dedi ki...

fuari hep cok merak etmistimmm . annemler hep giderdi ve anlatirlardi
eskiden cok guzelmis galiba

Gunbatimi dedi ki...

nikahina benii cagir sevgilimmm
istersen sahidinn olurum seninnnn
seklinde bir sarkisi vardi bu umit amcanin. Ferdinin de bi kac sarkisi vardi ama hayellerimde onu hep bustunden dusunmusum demekki, herifin puantiyeli donlari olabilecegini dusunmemisim :)

Valla oralarda gezmis kadar olduk hem de umit besen'li guccuk emrah'li zamanlarinda.. eline diline saglik :)

Toplu İğne dedi ki...

ferahcım tekrar hoşgeldin... bloguna gelip sana yorum bıraktım..öperim bebelerin gıdılarından..bu arada heppi börtdey tu yuuuu

arızacım; yok yok fuar işkencesi 20 gün. yol çalışmaları ebediyen :)))

vinticım, eh anlattıklarım eskidendi tabi; acaba eski fuarları güzel bulmamız tek kanallı trt olduğu ve genel kültürümüzün sansürlü kitap ve gazetelerden ibaret olmasından mıdır acaba?

yumurcak selam; evet aynen o şarkıyı çığırırdı ümit abimiz; ferdinin hiçbir şarkısını hatırlamıyorum işin komiği...demek ki puantiyeler baya bir ilgimi çekmiş :))