Pazartesi, Şubat 18, 2008

İstanbul, İstanbul Olalı Böyle İğne Görmedi

Haftasonu İstanbul'daydım. Anasını sattığımın memleketi, meteorolojinin uyarılarına rağmen sen kalk İstanbul'a güzelim İzmir'i bırakıp git. Beter ol de mi? Aslında mecburiyetten tabi. Bir üniversite'nin konferansına konuşmacı olarak davet edildik. 3 kişi mecbur gideceğiz. Hava nasıl dedik İstanbul'dakilere, güzel dediler. Bu mudur yani sizin güzellikten algıladığınız? Ama soğuk üstünüze kalın şeyler alın dediler. Altımda anneannemin kalın donlarına benzer bir paçalı don, üstüne 2 külotlu çorap, yetmedi yün şoşet çorap, pantalon (zor kapandı o kadar alt parçayı giyince), yün atlet, 2 kazak, yetmedi, yün ceket, yetmedi takım elbisenin ceketi, üstüne manto, atkı ve bere. ve işte havaalanı işkencesi. son bipleyenin saat olduğunu anladığımızda, adm havaalanı sapığına çıkacaktı neredeyse. Soyuna soyuna striptizci haline geldim, arkada uzun kuyruklar oluştu, çıkar çıkar bitmiyor. Hadi İzmir'de öterken çıkarttım kimse bişey demez, ne de olsa "Gavur İzmir" değil mi? (saygılar RT)... Çıkarttıklarımı tekrar giyip 3 kez kontrolden sonra uçağa binince, üstündekileri çıkartmak gerekti, malum mabad sığamadı koltuğa. Başladım yine mantoyu çıkar, ceketi çıkar, yün ceketi çıkar. offf şiştim doğrusu. İstanbula indik de dışarı çıkınca acı gerçek yüzüme vurdu.
Kardan bahsediyorum. Çenemin hiç durmamasıyla ilgili sürekli ağzım açık oluna yedim karları bi güzel. Ağzım burnum gözüm kaşım kar oldu. Uçaktaki sallantıları bahsetmiyorum çünkü dönüş tam anlamıyla Lost dizisi uçak içi performansı gibiydi. Üniversiteye gittik, kar manzarasında konferansı verdik, akşam bir embesil gibi sokakta yürümeye çalıştım.
1. karda yürümek konusunda sıfır deneyim
2.üzerimdeki kat kat giysiler sebebiyle hareket edememe
3. hakikatten kayan asfalt
4.topuklu çizmeler
5.sakar t.iğne
6.rakı (saygılar RT)

pazar günü daha berbattı. meteorolji halen sakın sokağa çıkmayın ve hatta seyahat planlarınız varsa iptal edin akıllı olun yoksa aklınızı alırım diyordu. Heyhaaat, mecburum güzel izmirime dönmem lazım benim. Tek kelimeyle dönüşü söylüyorum: BERBAT'tı. İStanbul havaalanında zor girdik saatlerce yollardaydık, oysaki havaalanı dışındaki kavşaktaydık. İçeri girmemiz saatler aldı. Hadi girdik içeri. Be insaf, burada her yerim öttü. Çizmelerimi bile çıkarttım, düşünün bir don paça kalmadığım kaldı. Ve 3 ayrı yerde 3 kez striptiz yapmak zorunda kaldım. En son yanımda arkadaşım çıplak botları koyvermiş, çıplak yürümeye başlamıştı. heryerde çıkartılır mı herşey? Orası ayrı bir konu da benim için asıl eziyet her seferinde üst baş çıkarmak ve o suratsız nursuz güvenlik elemanlarının höt zötüne maruz kalmaktı. Yahu sanki görevi uçmak için orda bulunan vatandaşlara "ben sana şimdi bir uçarsam, görürsün" şeklinde bir görevlendirmeleri var gibilerdi. Haspaların bir dövmediği kaldı vatandaşı. Beni de tabi ki. Erkekleri de aynı nevaleydi. Hani yetki versen, seni oracıkta allah ne verdiyse, dövecekler...

En son çizmeleri çıkardığımda, koyverip herşeyi çıkaracaktım da, orası istanbul, ne olur ne olmaz dedim :)) (araya sosyal içeriği de attırıvereyim bari)

Ve havada.... Gidiyorduk dostlar. Hayır İzmire değil, öbür tarafa. allahtan kat kat giyiniktim de, bir yerlere düşseydik, hiç değilse kameralara rezil olmayacaktım. Şaka bir yana, hayatımın en bedbaht yolculuğuydu. Saatlerce havada dolandık durduk, inmek bilemedik, çığlıklar, kusmalar, dualar, patırtılar, çatırtılar, vertigosu tutan İğne, kısmi felç olup eklemlerini ağzı dahil hareket ettiremeyen İğne (yeminle doğru söylüyorum)... Lost'u seyredersen olacağı budur salak İğne. Velhasıl güzel memleketime döndüm. İptalim. Sevgiler

13 yorum:

Adsız dedi ki...

Geçmişler olsun sevgili İğne;
Dünkü hava durumu haberlerinden sonra iyi ki de sağ salim dönebilmişsin gerçekten.
Ben de geçenlerde gelip giden güzelim yazını okuyup, "bunlar bu model boşver" manasına yorum yazmakta iken, bir türlü yorumu gönderemeyince farkettim o anda yazının yok olduğunu.Zamanlama ancak bu kadar olur :)
İyi de oldu gerçi, hepsi aynı dedim ya boşver.
Kendine hep iyi davranman dileğiyle sevgiler...

uykucu dedi ki...

valla ucuz atlatmışsın.havaalanları garip yerler gerçektende ,çok güldüm soyunup giyinme hallerine(kızma)tabi siz izmirde sıcacık yaşayıp durun fark etmeyin üşüyenin halini:)aman sakın doğuya gitme oralar hepten felaketmiş..konferansın konusu neydi merak ettim?
şifre göndericem mail adresi diyom figenbe@hotmail.com a bir mail gönder bak şifresiz kalma..

Hayatta Giderken dedi ki...

Hoş geldin iğnee, yaw nerelerdesin? feysboka bir girdi kız çıkamdı dedim kendimce..
Kızım iğnee bu karda kışta taa istanbullara gidilir mi? hadi gittin illaa ki bu karda dönülür mü*?? Böyle çarpılmış gelirsin işte. Neyse çok özlemiştim seni, hoş geldin gavur izmire...
demli çay

Nenoni dedi ki...

Buralar da(Zonguldak)aynen öyle İğnecim.İki gündür kardan evde resmen mahsur kaldım.İzin aldım işe gitmiyorum.

reality dedi ki...

Çok geçmiş olsun T.İ...
Bir daha teyyareye binilmeyecek..
Ayaklar yerden kesilmeyecek..
Çok makale okunmayacak..
Gözler bozulmayacak..
Kendinize iyi bakılacak..
sunny

htt// sunny-reality.blogspot

Toplu İğne dedi ki...

sevgili dgül, sağolasın ve evet o yazıyı okuyan ender şanslılardan birisin. :)) sen sen ol, bir blogun olduğunu herkese duyurma diy mi ama canım? :))

figencim, gerçekten ucuz atlattım, bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum.sana yarın hotmailden email atar, emailimi bildiririm. konferans konusu "kriz ve psikopolitik"ti.

demliçaycım; hoş bulduk gavur memleketim gibisi gibi yok. sorma facebook'la aldatmadım aslında sizleri. Toplasan 1 ay takılı kalmışımdır ilk heves. Ama sonra onun da suyu çıktı. Tanımadığım bi sürü zibidi, yok çok hoşsunuz yok sizinle arkadaş olabilirmiyim falan diyince, iyice soğudum, hayır, evli diye ta bak gibi yazıyor, kocamın da feysbuk linki var, katliam çıkacak vallahi.

nenonicim, tahmin ederim zonguldak da kesin öyledir, evde mahsur kalmak da berbat bişi. oooh ama bak biz izmirde asla ve de asla hava muhalaefetinden dolayı izin alıp yırtamıyoruz. her güzel şeyin bir külfeti var yani :))

sevgili reality, teşekkürler. söz vermiyim o yazdıklarının hepsini yamak zorundayım gibi ancak şurası kesin ki kar fırtınasına bile bile birini (yani beni) yollamaya kalkan olursa, tez kellesi vurulacak :))

Adsız dedi ki...

İğnecim, geçmiş olsun. Haftasonu yılın en kötü günleriydi ve sen görev aşkı ile az daha dünya değiştirecekmişsin.Eee ne işin var güzelim İzmir dururken İstanbul'da:)))

emelo dedi ki...

Cok gecmis olsun - sag salim donmene sevindim.. e ne de olsa Izmir gibisi yok :)

Pilli Petro dedi ki...

Merhaba Toplu İğne;
Blogu okumaya başlayan sayılı kişilerden biri oldum sanırım.Ama farkettim ki İstanbul yazısından sonra yazı yok,yanıldım mı acaba?.Okur milleti nankör oluyo yeni yazı ne zaman?Keyifle takip ediyorum.Sevgiler.

Sebnem'den dedi ki...

hay allahım ya....başına gelmeyen kalmamış..
bende acayip sinir oluyorum şu güvenlik memurlarına:))kabak gibi soyarlar adamı..hatta sana dahada gıcık olurlarsa valizi ellerinle deşerler..

Aslı Cin dedi ki...

Canım arkadaşım geçmiş olsun. Uçaktaki halini tahmin edebiliyorum da İst a bir daha karda gelir misin onu bilemem işte. Şimdi gel günlük güneşlik.

Toplu İğne dedi ki...

çenebazcım, haklısın uçakta dualar okurken ben de o soruyu kendime çok sordum. b.k yoluna gidip ne şehit olacan ne de gazi dedim :)

emelocum, sağolasın, gözünü sevdiğim canım izmirim.

anibal yeni yazı geldi, nihayet, umarım beklediğine değer. sevgiler

şebnemcim, kabak gibi soydular valla. sanırsın FBI ajanları. havalarından ve ukalalıklarından geçilmiyor. peeeh

aslıcım, sağolasın, berbat bir tarihte geldim, ve geçmişe baktığımda her geldiğimde hava berbattı. demek bu yüzden sevemedim ben bu istanbulu. izmirr, canım benim

Asortik Krep dedi ki...

Eşiniz İstanbullu değilmiydi..Keşke bir fikir verseydi :)
Buradan ilk defa gidipte İstanbul da trafik anlattığınızdan da kötüymüş diyenler aklıma geldi..
Gözümde canlandırdım..
Sıcak memleketten İstanbula gitmek zor gerçekten..