Hangimiz dizi seyretmiyoruz ki? Yalandan seyretmiyorum diyenler, sizler bile arada bir bakıp 3 ay evvel kaldığınız yerden bu yana olay örgüsünü kavrıyor ve bir 3 ay sonra buluşmak üzere ayrılıyorsunuz. Asla seyretmem mi? Hadi ordan, yemezler! Lakin bazı dizileri izlesem de, ara ara bakınsam da, kumandayla kalandan kanala atlarken 3-5 dakika o dizide kalmış olsam da, yaratıcılıktan uzak pek çok standart saptamalar yaptım. Bana göre dizi yapımcıları ve senaristler aşırı klişe takılmaktalar. Bana da baygınlık geldi bu durumdan. İşte bugüne kadar saptadıklarım:
-Öncelikle dizilerde hikayeler 2 farklı ortamda geçer;
Ya İstanbul’da
Ya da ağalığın hüküm sürdüğü köy kültüründe
-İstanbulda geçen dizi senaryolarında esas oğlan hep ama hep zengindir, para babasıdır, geniş bir ailesi vardır, genelde maaile hepsi bir evde yaşarlar. Esas oğlanın bir süpermarkette kasiyer olduğu ya da bir bankada güvenlik görevlisi olduğuna raslamadım.
Köy kültüründe geçen senaryolarda da esas oğlan hep ağadır, paşadır, eşkiyadır, büyük oynar. Bugüne kadar köyün çobanı olup davar güden bir esas oğlanlı dizi görmedim.
- Evlere baktığımızda da, anacım bir kere de esas karakterler apartmanda otursunlar, şöyle 3 oda 1 salonlu ev olsun, dışarıda park yeri arasınlar, eve geldiklerinde ev dandini olsun, yemek yapsınlar, yook olmaz, tüm evler şato, malikane, saray yavrusudur. Hepsi şehir dışındadır.İstanbul karmaşası yoktur hiç, trafik bomboştur.
Köyde ya da kasabada geçenlerde ise sanırsınız hepsi eflak kalesi! dışarıda kara suratlı çirkin adamlar nöbette, evlerde yüksek kaleler, içerde birbirinden ilginç kımıl zararlıları, gerzek besleme kızlar, mutfakta bir ahali insan, antika halı ve eşyalar. Ben bugüne kadar kerpiçten derme çatma bir köy damında geçen filmi görmedim. Hani helası dışarıda olan, yere yapılmış bir deliğe hacetini gördüğün ve sifon yerine 1 adet maşrapanın yeterli olduğu!
-Esas oğlan eğer büyük şehirdeyse genellikle ya tekstilci ya da inşaat işleriyle uğraşan bir holding patronudur. Kadın seyirciler devlet memuru esas oğlanı istemezler sanırım. İlla ki patron olacak. Vakur, suratsız, küstah ama ateşli! Bu esas oğlan bir holdingde çalışmış olsun tamam anladık da, neden illa ki patron olmak illa ki sadrazam gibi hayvani bir odada boş boş otururlar? Her ne kadar işadamı imajı verseler de, tam olarak hangi işi yaptıklarını anlamayız. Odalarında boş boş oturup dakkada bir odaya giren gerzek aile fertlerinin sorunlarıyla uğraşırlar.
Esas olan kırsaldaysa da hep ağadır ya, bu ağa aslında büyük şehir ya da yurtdışında eğitim görmüş mürekkep yalamıştır. Ama para da b.k gibidir, nedense okuduğu konu hep işletme olmalıdır ki bir şirkette çalışacağına köyüne döner, köyde marabalarına” dağılın leyynn, ben ağayımmm, bu kan davası biteceekkk” şeklinde nidalar atar. Köylü değişir mi? Nerdeee? 1000 yıllık töre, ağanın yeni yetme sidikli oğluna pabuç bırakır mı? Zaten yeni yetme ağa bozuntusuna kıl olanlar mutlak vardır ve ağanın fiyakasını en kısa sürede de çizerler ki bunlar da dizinin karakter oyuncusu sıfatıyla yıldız olamamış oyunculardır. Büyük şehirden köyüne bir b.k olamadan dönen ezik-sönük, iş bulamamış bir esas oğlan bugüne kadar görülmemiştir.
-Arabalara gelelim. Ben bugüne kadar Hyundai, tofaş ford kullananan bir esas oğlan görmedim arkadaşlar. Hepsi ya cip, ya hayvani minibüsler ya da son model spor yere değecek kadar yakın arabalr.. kardeşim, burası Türkiye, o arabalar dışarıda durur, takip eder, takip edilir, kaza yapar ama hep gıcırdır. Köy dizilerinde de traktör kullanan ağaya rastlamadım. Hepsi cip kullanırlar. Ama marabasının kıçına giyeceği don yoktur, o ayrı tabi! Ya da köyünün yolu yoktur, köyün suyu yoktur ama ağa cipe biner, köy meydanına iner, köylüler çeşme başında su doldururlar, e sen ne biçim ağasın, bir yol yaptıramamışsın köyüne? Kim kale alsın ki seni?
-Ve esas kıza gelelim… bu esas kız denen aslında şabalığın tekidir canlarım. Ben bu esas kızların içinde kafası çalışanına hiç rastlamadım. Bunlar da genelde erkeğin tam tersi özellikte olurlar. Bir kere hiçbiri zenginlik içinde yüzmez. Belki onu terk eden ailesi çok zengindir ama bunu istemediği için fakir bir aileye vermiştir (sorarım size, zengin niye istemesin çocuğunu?), ezilen hor görülen taraf hep bu kızdır. Zengin birine aşık olur hep, gidip de eve damacana su getiren dağıtımcıya aşık olanı görmedim henüz. Haliyle zengin oğlanın anası ne güne durur? Yedirirmiyim len ben o paraları sana şeklinde kıza köstek olur. Kız da baştan dedim ya salağın tekidir o yüzden hep ezik polyanna şeklinde dolanır ortalıkta. Kaynana, görümce, eltileri karşısına alır bu salak polyanna ama bir gün şans ona gülecektir ve o da herkesten intikamını alacak ama onlara tokat atacağına, gül verecektir. Salak işte! Aslında bu esas kız ya öksüz (öküz mü demeliydim acaba) ya da yetimdir. Bu daha bebekken istenmemiş bir acuzedir. Ona bakanlar da dayanamayıp mevlam kayıra deyip küçük yaşlarda sokağa atmışlardır, ya da okul bitince yar saçların lüle lüle demişlerdir. O da kendi başına başka şirket yokmuş gibi o şirkete girip esas oğlana pardon patrona, 1000 kişilik çalışanın yapamadığı şeyi yaparak anında gözüne girmiştir. Hatta 100 tane profesyonel yöneticinin çözemediği önemli bir meseleyi, salakça 1 düşünce şekliyle bu bizim yeni mezun ebleh polyanna çözmüştür.
Köyde geçen dizilerde esas kız hiçbir zaman köy kültüründen çıkmamıştır. Boru değil, ağanın yavuklusu olmak için senin de batı kültürüyle yoğrulmuş olman gerekmektedir. Ama ağanın kökenini bile bile adama ayıla bayıla köye gelir sonra da ağayı ve ordaki marabayı eleştirir herkesi değiştirmeye çalışır. Genelde aptal eder herkesi her b.ka maydonoza olur bu esas kız. Mayın tarlalarına mı girer, berdelli kızları sevdiğine mi kaçırtır, ata biner, dağ taş bayır yasak yerlere geziye çıkar, orda başına 1000 türlü bela gelir, kaçırılır, işkence görür, elalemin başına dert olur ama ağa beyimiz onu çok sever, her şekilde sineye çeker.
-Dizilerde bir başka ortak yan da çocuklardır. Bu çocuklar genelde büyümüş de küçülmüştür. Onlar da anaları gibi ota b.ka maydonoz olurlar.her şeyden anlarlar, büyük insan gibi davranırlar, anneye babaya destek verirler ama otobanda vızır vızır arabalar geçerken kapıyı dannnkk diye açıp otoyala atlayıp arabanın altında kalacak kadar da gerzektirler.
-Normal bir vatandaş 15 günde bir ya da haftada bir eve temizlikçi alırken, esas kızın evinde de mutlaka bir kadını olur. Bu kadın da aynı evin çocukları gibi her şeye maydonozdur. Esas kadın sonuçta erkeği kadar zengin olmadığı ya da kaynanasından zırnık kopartamadığı için bütün gün abuk sabuk işlerde çalışır ama evinde inoks buzdolapları, plazma televizyon, ankastre ocaklar ve mutlaka bir hizmetçisi vardır. Esas kız hiçbir zaman köyde bir marabanın kızı olmadığı için, köylerde bu durum nasıl bilinmemektedir. Ama ağa karısı olduysan emrinde ir sürü 15-18 yaşları arasında sana hayran ebleh kız olacaktır.
-İster İstanbul’da ister köyde geçsin herkes maaile şeklinde yaşarlar. Madem o kadar zenginsin neden ayrı ev tutulmaz? Tüm aile fertleri hizmetliler de dahil küçük bir kasaba nüfusunu aratmayacak kalabalıkta yaşarlar. O yüzdendir ki kimin eli kimin cebindedir belli değildir türk dizilerinde.
-Bu dizilerde kimse çalışmaz aslında. Ama para ir yerden hep gelir. Esas kız bile hangi sahneye bakarsanız bakın hep dışarıda bir dostuyla sohbet ederi yemek yer, çocuklarının okuluna gider, eve gelir, hava hep günlük güneşliktir. Akşam saatleri olsa anlayacağım ama mütemadiyen dışarıdadır bu esas kızlar. Ne görümce ne kaynana çalışır, ne adam çalışır, herkes ya evde ya da dışarıda lak lak yapmaktadır. Esas oğlan ise o şirketin patronu olmasa kovulması muhtemel en işten kaytarıcı olandır. Bu paralar nerden gelir, bu kadar masrafla nasıl başa çıkılır? hiç bilinmez.
-Türk görenekleri içinde pislikten geçilmeyen sokaklardan sonra eve girdiğimizde, ayakkabıları çıkartırı ya; bu dizilerde evde herkes pis ayakkabı ve çamurlu botlarıyla arz-ı endam ederler. Onların evlerinde hijyen kelimesi yasaklanmıştır. Anne çocuğuna büyük büyük laflar eder ama çocuk botlarıyla beyaz koluğun üstüne çıkar ve zıplar, koltuğu batırır ama esas kız, oğluna “seni deyyus, şimdi kırcam boynunu, ulan batırdın canım beyaz koltuğunu, daha taksidi bitmedi” diye asla kızmaz. Çünkü kendisi de kürek kadar ayaklarını sehpaya dayamış ve kirli tabanlarını bize izlettirmektedir. Türk dizi filmlerinde terlik giymek son derece sakıncalı bir faaliyettir.
Bitti, dağılın hadi.
15 yorum:
Karagümrük yanıyorda taksici bir oğlan var..Onunla ilgili eleştiri yapmamışsın birde Türk kültürüne tamamen aykırı iki ayrı ailenin aynı köşkte oturduğu İki Aile var(gerçi ben seviyorum onu) onlarla ilgili de gözlemlerini bekliyorum :)
Bu arada gözlemlerin ne kadar da doğru..Söylemeden edemedim..
ya amaa, butun dizilerin olmazsa olmaz "mutfak sebeklerinden" bahsetmedin, hani hep komik olmak ve salak olup, hersey burnunu sokmak icin tutulmus, bu meziyetleri ile para kazanan surekli mutfakta oturan ahci, hizmetci, hizmetcinin arkadsi, bahcivan takimi..
Daha da onemlisi, esas kiz cocuk dogrur muhakkak gunun birinde, ama bi kerecik altini degsitirdigini, bebegini emzirdigini, oynadigini sevdigini falan goremezsin, kim bakar bu cocuklara, onlar sokakta zirt pirt muhabbet karelerinde iken bebecik nerededir? anne sutu icmez mi hic? anasina sarilip da uyudugu hic mi olmamistir, o kisim muallakta hep.. Ara sira dekor olarak bebekle bikac kare mutluluk pzlarinda izleriz esas kadini ama kaplumbagalar bile daha fazla ilgilenir yavrusuyla.Ne zaman kadin mutsuz ve bunalimda ve yalnizdir, o an bebegine sarilir ve aglar, coocuk zaten o ise yarar.
Ekliyim dedim.
:D Genede seyrediyoruz ama.Bahanem de var.Manzaralar çok güzel.Bir de mimar olarak bakınca ağaların evleri bir harika.
not:hiç güneydoğuya gitmedim evler hep açıkhava.kışın naapıyor bu millet.
Sn Toplu I.kardes dizi cok güzeldi merakla haftayi mi bekliyecegiz? Yosa dizi kis tatiline mi giriyor.
Cok heyecanli yerinde kesmissin simdi bakalim bir hafta nasil bekliyecegiz.Insallah bu arada gündem degismezde bekleme süremiz uzamaz.Söööyle 40 sene geriye gitsek hani siyah beyaz Türk filimleri.
Ama oradaki kötü adamlarin yüzleri bile bugünki iyi adamlardan daha bir nurlu idi mi!...
Saygilarla.
seni gidi seniii Sıla' yı izlemişin seeeen...
annem bende kalıyor ya, o da "ay vallahi diziyi beğendiğimden değil, mardin evleri bir harika, otantik mardin ortamı için izliyorum" diyerek şu sıla denen gudubet diziyi izliyor. biz de mecburen arada takılıyoruz.
benim anlamadığım da, ağa paşa rolüne uyan tüm tıfılları seslendirecek tk bir adam mı var bu memlekette yahu? bu sıla dizisinde ağayı seslendiren herif, asmalı konakta özcan denizi seslendiren herif.
tamam anladık, adamın karizmatik, tam ağa gibi bi sesi var ama insan her dizide aynı sesi duya duya bi hoş oluyo.
ben de bu ağa karılarına hastayım. çok mümkünmüş gibi, gittikleri yerde töreye karşı gelip, oraya adalet getirip, kendilerini tüm ahaliye sevdiriyorlar ya, valla ayar oluyorum yani...
bir de çirkin ördek yavrusu durumu var. bazı dizilerimizde, hikayenin başlarında, kimsenin sallamadığı, şişe dibi gibi gözlük takan, birleşik kaşlı, dişlek, besleme saçlı hatun kişi, dizinin ortalarında mutasyona uğrayarak birdenbire ortamın en güzel kızı olur. bi kuaför hamlesi, bi lens, bi makyajla huri kesilir başımıza. bir de buna ayar oluyorum kardeş.
Nefin gibi ben de televizyonda hep aynı sesi duymaktan sıkıldım. Dizileri bir türlü takip edemeyen birisi olarak beni Digitürk kanalları kurtarıyor!!..
İine hanımcığım kanallarda toplam kaç dizi yayındaymış biliyor musun? Ben hatırlamıyorum. Ama duyduğumda okkalı bir Ohaaa demiştim onu unutmadım.
Bence yapımcılar ucuza kaçtığı için oluyor bunlar. Asmalı Konak başladı hurra hemen bir sürü anadolu dizisi çekilmeye başladı. Yaratıcılık yok. E ucuz etin yahnisi ne oluyor? Bir süre sonra bir bakıyorlar dizi mizi kalmamış ortada.
Gel seninle şöyle pek oricinal bir senaryo yazalım şekerim, ne bu yahu?
anacim bu dizilerde arabadan inenler kitlemiyolar arabalari. inip gidiyolar araba acik kaliyor mal gibi ortada, kimse de bisey calmiyor.
bir de ne zaman show tv ye bassam bir çingene dizisi var muzigi bile kulagimda 1 saat sonra tekrar basiyorum gene ayni dizi delirecem izleyen var midir diye soruyoruz kendi kendimize ama olmasa yayindan kalkar degil mi?
İğnem bidenem hırsız-polisteki mavinin evi tam olması gereken bi ev yaşam tarzlarıda öyle. Eve girerken ayakkabı çıkartılıyo hatta ayak kıçın altına alınıyo. Hiç seyretmiyorum diyen yalan söylüyodur. İki dakika muhakkak bakılıyo. Ama bi bakıştada tüm dizi çözülüyo. Ben en çok cennet mahallesinde yılların tiyatrocularının 3 kuruş için salak bi mankenle şebek bi kıro şarkıcıyla oynamalarına şaşmıştım.Sanatçı kimliklerini nasılda salak bi diziye satmışlardı.
asortikçim karagümrük yanıyo denen diziyi es geçmişim, ama bilmiyourm o diziyi de ondan. bu hafta denk gelirsem bakayım, ama daha görmeden verdiğin ipuçlarına dayanarak söyleyebilirim; kesin o taksici oğlan kaadayı tipl, mahallenin yiğit delikanlısıdır, namus düşkünüdür ve kesin siyah deri ceket giyiyordur, hatta mahallede herkes biririni tanır,bunun bi de açılamadığı 1 yavuklusu vardır kesin!
elma şekerim, evet işte dizilerde kımıl zararlısı gibi aileden geçinen mutfak eblehleri var haklısın. yemek yapar, kahve getirirler,birbirleri arasında aşk-meşk de olur bunların. esas kızın bebesinin gzını çıkartıp altını aldığını da hiç görmedim, hepsi fönlü makyajlı,sanki hiç yeni doğum yapmış kadın görmedik!
eyseancim, çok haklısın genelde her dizinin yolu istnbulda kesişir, sanki b.k varmış gibi :))
değerli dost; eski türk filmlerinde de birsürü klişeler var tabi.onları izlerken esas oğlanlar hep iyi,namuslu, saftorik (herşeye inanan), gururlu, malikanede yaşayan,zengin ve ünlü altın kalpli adamlardır. neden hiç karakter rolleri oynamazlar, onu da anlamış değilim. bir dustin hoffman yeri gelir kadın olur yeri gelir psikopat ama o da esas oğlandır. ben bir ayhan ışığı psikopat bir rolde hiç görmedim misal
nefincim; valla benim de dikkatimi çekti, özcan denizi asmalı konakta seslendiren oğlan sıladaki ağayı da seslendiriyor. bir de o ağalar neden aksansız istanbul ağzıyla konuşuyor bak bu da şimdi aklıma geldi. dizide herkes mardinde yöre ağzıyla konuşuyor, ama ağa maşallah pek modern konuşuyor, yabancı damatta da öyle bir tek nehir erdoğan istanbul ağzıyla konuşuyor. göya 4 sene üniversitee okudu ya hanfendi; peh! çirkin ördek yavruluğu durumuna da aynen katılıyorum. sıkıysa esas kızlığıa gerçekten çirkinin birini koysunlar, sonra şap sürsen nafile valla :))
damlacım, digitürk kanalları konusunda çok haklısın eğer kumandayı eurosport ve foxsport seyreden bir kocadan alabilirsen :)
aslıcım, ben de duydum onu. sanırım 1 gün içinde yayınlanan 100küsür dizi varmış. çüşş dedim.
iyi fikir kız senle bir dizi seneryosu yazalım, başka türlü şekfedemiycekler bizi, ama biz de oynayalım ne olur? :))
gayriye, evet ben de farkettim, araba kilitlenmiyor, ülkemiz çok güvenli tabi, kim napsın kilitsiz arabayı di mi ama? cennet mahallesini diyon sen, anladım ben seni! :)) dün akşam showu açtım gene vardı o şoparlar, habire bölüm çekiyorlar sanırsam :)
gezelcim, ben o dizinin müziklerine hastayım. ev konusunda haklısın ama 1 polis nasıl bu kadar aptal, bir hırsız kız da nasıl bu kadar polyanna olur onu anlayamıyorum. uzadıkça uzatıyorlar ve saçmalaşıyor da dizi. sanırım "şirinler" bugüne kadar izlediğim en mantıklı dizi benim. üstüne tanımam! :))
hakkaten ya ben de en çok şu doğum yapmış ama ertesi gün 1gram fazlalığı olmadan fönlü full makyajlı ortalıkta salınan hatunlara çok kıl oluyorum.bi de eskiden aliyede gıcık bi avukat hanım vardı sürekli bebeğim falan diye konuşuyodu herkesle hani, onun dışında hiç şişko kişi yok nedense bu dizi aleminde.var mı kız yoksa
yorgun geyikçim; o saçları hep ne zaman fönlentirler di mi? sabah açarlar gözünü fönlü duş alır çıkarlar banyodan fönlü, boyan ne zaman olmuştur,ağdanı ne zaman yaptırmışsındır, hiç ishal helaya girmez misin? hiç anlamış değilim. o avukat kadına gelince, ben onun kadar işe yaramaz 1 avukat görmemiştim, kaldıramıyodu totosunu herhalde :))
Selam dediklerine, Pek fazla DİZİ seyretmeyen biri olarak katılmakla beraber; Sanırım Dizilerin izlenme nedenleri de bu yazdıkların Türkiye'de bana göre...
Yorum Gönder