Cuma, Nisan 21, 2006

Sandviççinin İntikamı ve Sakıncalı Düşünceler

Bu da ne biçim bir başlık demeyin anlatıcam, sabredin azcık:
Çarşamba akşamüstü uçağıyla Ankara’ya uçtuk, iş meselesi. Uçmadan evvelki saat dilimlerine dönüyoruz:
Yer: İzmir (hani bazı amerikan polisiye macera dizilerinde ekranda böyle daktilo efektiyle ekrana çat çat çat yazar ya, aynen işte böyle hayal edin)
Saat: Sabahın kör bir vakti
Yer: T.İ.’nin yatak odası
Toplu iğne Ankara’ya gidecek ve topu topu 1 gece kalacak diye yanına mümkün olan en az eşyayı almaya karar vermekte. Elindeki evrak çantasının içine pijamasını ve her tür krem ve makyaj malzemesine yer bulan iğne, yanına yedek kıyafet almadan giderek sonradan gerzeklik olduğunu anlayacağı pratikliğiyle övünmektedir.
…………..
Saat: 14 suları
Yer: Efes büfe. Karnı açtır, büfenin camına yapışmış, kaşarlı,domatesli ayvalık tostu iştahını kabartmıştır. Ancak büfedeki beyinsiz tostcubaşı T.İ.nin ayvalık tostu isteğini bir türlü kavrayamamıştır. “Domates de koyun lütfen”, “Abla domates koymuyoz biz”, “Neden? domatesleri protesto mu ediyosunuz büfe olarak?”, “yok apla, pahallı oluyo”, “…..!”, “e peki kuru kuru kaşar mı koyuyonuz?”, “istersen salça süreyim”, “neyse sen bana çift kaşar koy, ha bi de mayonez koy bari içine de yumuşasın, 1 de ayran, bak ben yandaki kuaföre geçiyorum, oraya gönder al bu da paran”
…………
Saat: yine o civarlar
Yer: T.İ öğle yemeğini yiyemeden kuaföre dalacaktır, fönü gelmiştir çünkü eğer fön çektirmezse Ankara’nın onu bünyesine kabul etmeyeceğini düşünmektedir ve kuaföre dalar, tam fön çektirirken tostu teşrif eder. “bu ne kardeşim, kupkuru bu, 2 ekmeği yapıştırmışsın tostta kaktırıyon bana, nerde bunun kaşarı, mayonezi, tüh Allah seni kahretmesin”, “apla ben bilmiyom, sadece siparişi getirdiydim”, “sen ekmek fırınında mı çalışıyon da bana 2 dilim kuru ekmek getirdin olum? Nerde bunun peyniri? Git söyle o tostçuya, koysun içine kaşar ve de mayonez, hırrrr, gırrrrr”
T.İ açtır, açlıktan nevri dönmüştür, uçağa da yetişmesi gerekmektedir. Daha ofise uğrayacak, sunuşunu şöyle bir gözden geçirecekti, velhsıl işi gücü vardır anlayın işte
…………..

Saat: 14.30
Yer: Hala kuaför salonu
Büfeci çocuk yeni paketi getirir. Açlıktan gözü dönen T.İ hırsla paketi açar ve hayli kabarık gözüken tosttan koca bir ısırık alır ve o anda “haaaarrrrşşş” diye siyah takım elbisesinin ve içindeki beyaz tişörtün üstüne mayonez ve salçalar dökülür. T.İ.nin uzun sırma saçları olduğu için fön çekilirken iştahına mani olamayan iğne, saçlarının da mayonezlenmesini önleyemez. Onun için artık her şey bitmiştir.

Ne eve gidip üstünü değiştirebileceği ne de fönlü saçlarını tekrar yıkatıp ikinci bir fön çektirmeye vakti vardır. Kendisiyle maytap geçen kuaför ve yamağına aldırmadan mayonezli saçları buraya değdi buraya değmedi şeklinde yıkatıp, üstündeki lekeli yerleri sildiren toplu iğne, ofise hızla gelir, patronuyla buluşur ve ankaraya yağlı yağlı uçar.
...............


Sakıncalı düşünceler:

Saat: Öğleden sonra
Yer: Havaalanı
Uçak: Milli havayolumuz. T.İ milli havayolunun nedense dış hatlardan uçurduğunu görür ve söylenerek dışhatlara arabayı parkederler.
...............


Yer: Uçağın içi. Uçağa biner binmez hoparlörlerden ney ve kudüm eşliğinde ilahiler çalmaktadır. T.İ umre ziyaretine giden uçağa yanlışlıkla bindiğini düşünerek inmeye kalkar. Lakin yanılmıştır, milli havayolu artık kabin içinde müzik içinde tasavvuf müziğine yönelmiştir. Bir dahaki bindiğimde bari mevlüt de okutayım diyen T.İ bu fikrini patronuna da bağırarak söyler ve çevredeki yolcuların sempatisini kazanır
..............


Yer: Gök, bulut ötesi, Canı sıkılan T.İ skylife denen dergiye bakar. Allah Allah, bu dergiye ne olmuş böyle diye düşünür? Külliyeler, medreseler, tarhananın Selçukludan beri gelişimi, saray müzelerinde sergilenen kadı, inzibat kıyafetleri, cami tanıtımları dışında dergide hiçbir şey yoktur. Derginin ilk sayfasına bakar, her hükümet değiştiğinde havayolunun genel müdürü de değişir çünkü. Aman allahım der kendi kendine…”bu da kim?” Zekeriya hocanın gençliğine benzer badem bıyıklı gözlüklü yaşlı adam ona erbakan’ı hatırlatmıştır. “Ne kadar da benziyor ona” diye düşünür. T.İ yine acıkmıştır. Bir bakar ki anası yaşındaki hostes teyze, halen görevini şevkle yapmaya çalışmakta ve cola turkaları dağıtmaktadır. Ülker markalı içecekler, Konyalı dimes meyve suları, Ülker bisküviler derken… su içer T.İ. tabi bi de salata yer :)
…………
Saat: Akşam suları
Yer: Otel odası. Nişanlısıyla konuşmasını bitiren T.İ, aynaya yansıyan mayonez ve salça bulaşmış beyaz tişörtüne bakarak içini geçirir ve yanına yedek bir şey almadığına hayıflanır. Kuaförde temizlemeye çalıştılarsa da başarılı olamamışlardır.”ertesi gün ne yapacağım ben” diye kendi kendine söylenir T.İ. Bu aralar kendi kendine konuşmayı sık sık yapmaktadır. “Delirdim ben kesin” diye söylenir”Yaa ne giyicem ben yarın sabah toplantıda? İçime tişörtümü giymesem, ceketten içim gözükür, seksi şempanze olurum, ne yapıcam ben” diye söylenen T.İ’nin gözüne yatağa çıkartmış olduğu pijamasının üstü ilişir. Yüzünde kanser aşısını bulmuş bilim adamı sevinci ve gururu ifadesiyle yatağa yatar.
……………
Saat Ertesi gün sabah saat 9 ve sonrası
Yer: Bir devlet kuruluşunun merkez binası, toplantı salonu. Bürokratlar toplanmış, projeyi sunacak T.İ, patronu ve saz arkadaşlarını beklemektedir. T.İ içeriye siyah takımı içinde süzülür. Artık 38 beden olduğunu bir türlü kavramamakta direnen T.İ, 36 bedenken almış olduğu ve üstünde düdük gibi duran ceketini bir de üstüne üstlük tüm düğmelerini kapatmış, karnını içine çekmekten kazık yutmuş gibi yürümektedir. İçine pijamasının kalpli ve ayıcıklı, kenarları pembe fistolu penyesini giymiştir. Karizmayı sıfır edici bu detaylar görülmesin diye de ceketinin önünü son düğmeye kadar kapatmıştır ancak pembe fistolar sağdan ortadan, alttan, yandan çıkmaktadır. Toplantı sırasında bir bürokrata havalı havalı edebi birşeyler anlatırken T.İ, ceket düğmesinin açılmış ve pembeli ayı kardeşin bürokratın taaa gözlerinin içine baktığını fark eder. “Umarım fark etmemiştir” diye içinden geçiren T.İ, “ulan ben proje diyorum, bütçe diyorum, ihale diyorum, şartname diyorum, eğitim diyorum, ama bedenim tiny toons, winnie the pooh diyor, barbie kalpleri diyo… ulan bi daha bospadan pijama alırsam ne olayım?, git siyah satenli güllü şeyler al di mi? Bak o zaman ceket içine giyer misin, giymez misin? Resmen maymun oldum adamların önünde” diye hayıflandı. Bürokrat ve saz arkadaşları içinse bir renk gelmişti kasvetli binalarına. Gri renkli bürokrasi tarihinde toplantılarını bir palyaço ile ilk kez yapıyorlardı. “İnsanlar İzmir İzmir diye tutturmakla çok haklıydılar demek ki. Bunun gibi palyaçolardan çok olmalı İzmir”de diye düşündü daire başkanı, “bari izinde gideyim de bizim çocuk epeydir Medrano sirkini görmek istiyordu, hiç değilse bu palyaçoyu da bulurum eğlendirir çocukları diyerek arkasına yaslandı ve “Toplu iğne hanım, çok memnum oldum, teşekkürler buraya kadar geldiniz, biz sizi en kısa sürede arıyacağız, tebrikler çok güzel bir sunuştu” diyerek palyaçoyu uğurladı.

Bu hikaye de burda bitti

16 yorum:

DAMLA dedi ki...

Ben bu hikayeye bayıldım walla... Hele ki pijama uygulaması DAHİYANE!!!...

Pareo Anne dedi ki...

ay çatlayacaktım gülmekten okurken yaw...
seni öyle hayal edemiyorum be şeker...harbiden karizmayı çizdiriyormuşsun az kalsın. benim huyum kurusun, 1 günlüğüne bile bol yedekli giderim illa ki. hele şimdi kızın eşyası da buna eklendi. bazen mesela 1 geceliğine kalmaya gittiğimiz dostlarımız, yanımda getirdiğim valizi görünce accaip ürküyorlar, gözlerinden "ulayn bu bize 1 gece dedi ama herhalde birkaç ay kalacak yatır gibi başımıza" diye bağıran endişeli bakışlar geçiyor...eee hava serin olursa sırtına bir yelek, çok sıcak olursa yedek atlet, normal olursa bir penye, ama ya birden soğursa kalınca bir hırka, üstüne dökerse 2 yedek pantolon, evde rahat etsin diye bir eşofman derken, kızın eşyaları benimkinden çok oluyor zaten...
ama seni tebrik ederim yani...sen ki giysileri gardroplardan taşan bir kardeşimizsin, buna rağmen, .ıç kadar bir evrak çantası ile ankaraya gitmişsin ya helal olsun. sana müstehakmış artık ne diyeyim...artık sen de benim gibi valizlerle gezmeye başlarsın, hihohaaa...,

crystalsdreams dedi ki...

ahahahahhaha:)topluiğneciim şu diş ağrısıyla geçirdiim cuma gecesine renk kattın be canıım:)
Ben de 2 günlük tatil için bile hertürlü hava durumu ve aktivite olasılığına karşı hazırlanır ve malesef hep koca bavullarla giderim nereye gitçeksem..Amaan nası olsa araba var ya da uçaa veririm gelir benle bavullar zihniyetiyle..Hep özenirdim senin gibi pratik arkıdeşlere..İkimizin ortası bi model bence çözüm olur her tür başa gelebilecek duruma:)
Bayıldım yaa,pijamalar benim de hep çizgi film karakterlidir, dimek ki neymiş,pijama bile bazen önem kazanabilir mişş:)tikkat etmek gerekmişş:)
bu arada milli havayolumuz iice Mısır havayolları kıvamına geldi,evet..Ben bu sayede hep dua ederek gidiyorum yol boyu:)

Aslı Cin dedi ki...

HA HA HA HA HA HA HA HA

HA HA HA HA HA HA

HA HAH AAAA

AY kusura bakma gülmekten bir hal oldum.

Bu nedir yahu?

Süpersin yine.

Bu arada ben milli havaylumuzdaki değişikliği daha tv deki yeni logolu reklemı ile anlamıştım.

Pinky dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Pinky dedi ki...

Şu bi üstteki silinmiş yoruma ülker,kola turka,havayolları ve bunla ilgili pek çok konuda nacizane bir yorum yazmışmıştım fakat babam bak yazma böle şeyler dediği için her ne kadar bişey olmaz desemde (ki kendisini ikna edemedim bişey olmayacağına dair,büyük bir evham dalgasına yakalandı)silmek durumunda kaldım.Ben sana #@@@#!!!!*[#$½!!@@@ diyeyim konuyla ilgili sen anla off off

acicikolata dedi ki...

Topluigne, otur kızım sıfır. Benim Ankara konulu postu iyi okumamışın. Ben dedim ya dış hatlardan diye!

amygdala dedi ki...

Bi daha kardesime kizmiycam, koca 2 bavulla 1 gecelik is gezilerine gidiyor diye...
Bi de o anlatsa boyle anlatamaz, enstanteneleri super kurgulamissin :)

Deadora dedi ki...

ohooo valla masallah toplumignem ben 1 gece degil 1 günlügüne gittigim zamanlarda bile ne olur ne olmaz diye koca bir bavul yapiyorum.. cünkü biliyorum ki ben sakarlik yapmasamda yanimdakiler beni buluyor.. hicbir sey olmasa bile giderken ayri giyinirim, toplantida ayri, toplanti cikisi ayri, yemekte ayri..
deli miyim ya ben? aslinda yaptigin en mantiklisi :)

Toplu İğne dedi ki...

damlacım, sen hikayeye bayıldın ama benim için tam bir kabustu.Pembe ayıcıklı pijamam gözükecek diye öldüm öldüm dirildim.

nefinim, evrak çantasıyla gitme kararını verirken amacım azla yetinmeyi öğrenebilr miyim konusunda kendimi test etmekti. Demek ki benim gibi sakar şakire göre deilmiş böyle pratik takılmak!

Kristalim, çok geçmiş olsun. diş ağrısı berbattır bilirim.Benim dolgusu düşen dişimin o boş yerine şam fıstığının kabuğu girmiş ve çıkmamaıştı. Dişçi inanmadı zaten onun şam fıstığı kabuğu olduğuna. Haklısın ikisinin arası bir şekilde hazırlanmak gerek yolculuklarda. insan kendisinin ne mal olduğunu bilirse, ona göre her i halta hazırlıklı olur.

Toplu İğne dedi ki...

aslıcım, 05'im. valla ne olsun, toplu iğne her zamanki sakarlığını ve beceriksizliğini göstererek gri renkli ankaraya bir renk getirdi :) adamlar sayemde eğlenmişlerdir ne güzel. umarım işi alırız da şebekliğim 40 yılda bir işe yaramış olur.

pinkycim, anladım ben senin ne diyeceğini :))) silsende silmesen de neler demk istediğini çok iyi anladım inan bana :)

kız gayriye, valla ödevimi yaptım ama eksik yazmışım, uçağı dönüşte iç hatlarda indiriyo allahsızlar, ee arabayı da dış hatlarda bırakmış oluyosun. gecenin bi saati yürü babam yürü yani. tabi bol küfürlü bi yürüyüş oldu benim için.

Toplu İğne dedi ki...

sinbadcım valla kızma kardeşine. yol hali bu, insanın yolda başına neler gelir? bak benim hele daha gitmeden başıma ne geldi :) yazımı beğendiğine sevindim.sevgiler

deodoracım, ay ne kokoşsun sen öyle :)) yemekte ayrı, otururken ayrı, kahvaltıda ayrı, toplantıda ayrı.. sana 2 değil 5 valiz lazım. bence ikisinin ortası lazım. hele benim gibi sakar şakir olursan daha da fazlası lazım ya neyseee :)

pinomino dedi ki...

toplu iğnecim şunlar benim başıma gelse panik olup kendimi otel penceresinden aşağı atardım:)) taktir ettim soğuk kanlılığını ve pratik zekanı:) işi almışsınızdır umarım:)

Meltem dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın gülmekten gözümden yaş geldi. Ama bunu yaşarken eminim çok sıkıntı çekmişsindir. Olsun sonradan böyle şeyleri tii ye alabilmek çok güzel. Yaratıcılığın sonu yok işte. Milli havayolumuzun hali 2 hafta önceki İzmir yolculuğumuzda benim de dikkatimi celbetmişti ama bizi böyle şeylere ufak ufak işte bu şekilde alıştırıyorlar. Bir de bakmışız hakkaten mevlüt okunuyor uçakta valla şaşmamak lazım olur olur. Böyle kılla tüyle uğraşmaktan iç hatlar dış hatlardan kalkış yapıyormuş onlara sıra gelmiyor tabi. Nedeni de iç hatlar kalkışı özel havayollarına vermişlermiş.

Toplu İğne dedi ki...

pinocum işi daha almadık. neden acaba? :)))... soğuk kanlılığımı ben de tebrik ettim ama yapacak başka bir şey olmadığından dolayı kuzu kuzu giydim pijamayı işte.

şebnemcim doğru söylüyorsun, o anki sıkıntımı anlatamam, anlatılmaz yaşanması lazım :)) insan darda kaldı mı çözüm üretiyor işte. milli havayolumuz konusunda çok haklısın, yavaş yavaş alıştırmaya çalııyorlar. akılları sıra bizi kandıracaklar. diğer illerde nasıl bilmem ama, dş hatlardan bindirip iç hatlardan indiriyorlar. araayı ilk binerken dış hatlar otoparkına bıraktığın için, dönüşte iç hatlardan dış hatlara yürümek de pek bi işkenceye dönüyor. ne diyim, buradaki kurallara akıl sır erdirilmez.

Annelog Atölye dedi ki...

Değişik bir toplantı olmuş:) Farklılıklar akılda kalır ama Toplu İğne! Bence iş kesin sizin:))